21 Mayıs 2019 Salı
ÇOKÇA AZLIK
Sandığınız kadar çok değilim aslında. Mesela zilyon tane cumalı günlerim evde bayık geçmiştir.
Her gün DANS RENK diyerek uyanmıyorum. Uzun bir süre iş ve aile whatsapp gruplarının dışında aktif olmamıştır whatsappım. Her gün partilemiyorum ya da davet edilmiyorum akşam drinklerine. 26564 tane arkadaşım yok bir salı pazarında. Mağaza gezmek istesem ıssızlaşıyor sanki sokaklar. Pek bi karamsar değil mi? Değil.
Kendimle anlaşamadığımı az çok anlamışsınızdır yazılarımdan. Dilinizden konuşayım fanı değildim benliğimin. Ama bence çok büyük bir ruhani gelişme kaydetmeye başladım çünkü kendimle barışıyorum.
Çooooooooooooooook uzun zaman, yaptığım ve bana yapılan her bir eylem için kendimi suçladım. Kendimi yargılama sürecinde psikolojim hiç iyiye gitmedi. Gün içerisinde üzüldüğüm anları gece kendi vizyonumda izleyip, kendimi asıp kesiyordum. Ertesi günü de hiç beklemiyordum çünkü devam filmini çekmek için dünyanın tüm paralarına, bütün iyi senaristlerin yaratıcılığına, lanet olası cellatların katliamına sahiptim. Annem ne zaman ağlamaklı görse 'kendini dinleme' derdi. KENDİNİ DİNLEME. Tüm kişisel gelişimcilerin ağzına biber sokayım, annem tek bir cümlede bütün antidepresanların beni çekemeyeceği kadar mantıklı düşünme seviyesine çekiyordu. O zamanlarda sessizce çok bağırdım. Ve susturdum.
O mıymıy Allahın belası Ezgi'yi susturuyordum.
Sonra çok basit gibi gelebilir ama idrak ettim; ben bu bedende, bu geçmişle, bu benlikleyim; nefessiz kalana kadar.
Çözüm süreci ise çorap söküğüydü. Yıllardır almadığım kadar sorumluluk aldım. İş yapmak, hesap vermek, kendimi iş stresiyle çevrelemek iyi geldi. Uyuşuyordum. Akşamları ertesi günü planlayarak geçiriyordum ve iyi olmaya çalışmak beni kamçılıyordu.
Yalnız başıma alışveriş merkezlerine gitmeye başladım. Oflaya puflaya market alışverişlerine çıktım. İndim sokakta meydanda oturdum. Normalde sohbet etmeyeceğim 50-60 yaşında insanlarla konuştum. Hayvan sevdim korka korka. İnstagramda poz araştırdım sırf fotoğraf çekilebilmek için. Evde kendi setimi yarattım. İstediğim zaman meditasyon yaptım. Ve alkol aldığımda horlayarak uyumayı, geceyi clubta sonlandırmamayı öğrendim. Çok fazla oyalanabildiğimden kendimi dinleyemiyordum ben de başkalarına kulak kabarttım.
Benim olanlara sıkı sıkıya tutunmaktan vazgeçip, alabildiğimi almaya başlayınca da rahatladım. Evet anılarımı silemem ama her zaman benimle olmak zorunda değiller. Zaman da onları benden almaya başladı zaten. Çevremdeki hayaletlerime elveda dedim. Çünkü hiçbiri bana ait değillerdi.
Biliyorum sen de yalnızsın. Hiçbir şey geçip gitmeyecek sanıyorsun. Sıkıntılarını bebeğinmiş gibi göğsüne bastırıyor ve besliyorsun. Elinde bir onlar var sanıyorsun. Geçmişini her daim davet ediyorsun, hissettiklerini özlüyorsun. Bir mutluluk yakalayacak olsan kuşkuyla yaklaşıp sonra gerisin geri kaçıyorsun. Düşünüyor, düşünüyor ama bir türlü boğulmuyorsun. Biliyorum çünkü benim ve senin gibi milyonlarcası temelde benzer şeyleri yaşadık.
Belki seni kendinden çekip uzaklaştıramam ama,
Kulağını yaklaştır sana bilgelik dolu eski tanrılardan gelme bir şey fısıldayacağım.
Kendini asla dinleme. KENDİNİ ASLA DİNLEME.
Fesfuscum
Dipnot: O zamanlarıma ait bir fotoyu YİNE hikayemde paylaşacağım. Dikkatli bak, kendini görebilirsin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
MODERNİZE SÜPER EGO
Tertemiz bir çocuğu, sahip olduğunuzu sandığınız bir modernize ahlaksızlığın içinde beslediğinizde ona iyilik etmiş olur musun...
-
Ouroboros Latince'deki oruburos kelimesinden gelir ve kuyruğunu yiyen anlamı taşır. Peki bu bilgi bizi doyurdu mu? Ha...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder