16 Kasım 2018 Cuma

YAŞ-LAN-MAK



                  Yaşlanmadan önce iyi yaşamak, yaşlandıktan sonra da iyi ölmek istedim. (Seneca)
                  İnsanlar yaşadıkça ihtiyarladıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça ihtiyarlarlar. (İskoç Özdeyişi)
                  Ne zaman yolda bir yaşlı görsem beli bükülmüş, geçmişini düşünürüm.
                  Acaba hiç aşık oldu mu?
                  Hayatını umutlarının  kıyısında yaşayabildi mi?
                  Kimleri kaybetti? Kaybının dalgası kaç kere vurdu ruhunu ve ne kadar büyüktü?
                  Yüzündeki çizgiler çok gülmekten mi çok üzülmekten mi sardılar çehresini?
                   Sadece iki adımımla yanından geçip gidebilecekken arkasından izlerim hayatının filmini. Vücudunun duruşuna göre yaratırım hikayesini.
                   Mesela çok kambur duruyorsa insanlara güveni çok kırılmış, kendi kabuğuna çekilmiştir. Belki ağır yükler kaldırmıştır bir çarşamba pazarında. Ya da kafasını kuma gömer gibi bacaklarının arasına gömmüştür, sırf kendisine sarılabilmek için. Fark ettiniz mi bilmem, biri size el kaldırdığında önünüze doğru kapanırsınız. Muhtemelen o da hep kendini korumuştur.
                   Peki ya o çok sevdiği torunlarını taşıdıysa sırtında?
                   Alnı kırışıksa kaşlarını çatmıştır hep. Sinirlenmiş, sinirlenmiş ve artık siniri almış yerini kaşlarının ortasında.
                   Saçlarındaki beyazlar ellilerinde mi aldı yerlerini yoksa benim gibi yirmisinde mi çıktılar hoyratça?
                   Yalnız başına yürüdüğü yol burdan Amerika'ya var mıdır?
                   Her gece uykuya kendini teslim etmeden önce tek istediği ailesinin bütünlüğü müydü?
            ALTERNATİF SON 1       Adımlarım yaklaşırken ona, yanından geçip gidemem. O takip ettiğim, hayatını izlediğim yaşlı ben olurum ve tüm sorularımın cevabı bedenimdeki her bir hücrede evete dönüşür.
Ben yirmi yedi yaşımda yaşlı bir kadın olurum ve belim bükülmüş ,bedenimdeki ağrılarla elimdeki bastonu tıkırdatırım kaldırım taşlarının tam ortasında.
    ALTERNATİF SON 2              Her baston tıkırdaması kapanış saatinin tiktakları mıdır? Bu bilinçle yürüyen görmedim yüzünde huzur olan. Sahiden... Yaşlılık demek beklemek miydi ölümü?
               
     

4 Kasım 2018 Pazar

ÖĞRETMENLEŞTİREMEDİKLERİMİZDEN MİSİNİZ?

     Tanrı Dünya'yı ve İnsanlığı yaratırken hangi meslek grubunun nasıl bir yaşam süreceğini de belirlemeliydi.
     Çok duyduğum ve artık kulağıma geldiğinde midemin bulandığı bir cümle kalıbı var. Şudur ki; Ne biçim öğretmensin sen? . Vallahi biçimsel olarak nasıl olduğumu aynada görüyorum da senin görmek istediğin nedir?
     Meslekler illaki yaşamlarımıza etki ediyor. Benim mesleğim olan öğretmenlikten daha doğrusu hayatıma olan etkilerden bahsetmek istiyorum. (önem sırası değildir)
1)Öğretmenlik bana çeşitli sorumluluklar kazandırdı ve bu sorumlulukları yerine getirirken zevk almaya başladım. Yani benliğimin bir yönünü keşfetmemi sağladı.Ben tembel değildim ve istediğimde çok güzel işler yapabiliyordum.
2)Güne erken başlıyorum ve gün içerisinde zamanın akışını takip edemiyorum. Bu da hayatımdaki üzüntülere odaklanmamı engelliyor ve hayatım daha hafif daha yaşanabilir hale geliyor. 
3)Çocuklarla bir arada olmak, masumiyetlerini izlemek, yaşadıklarını benimle paylaşmaları ve beni güldürmeleri, bana sarılmaları ruhumu arındırıyor. Bir tane öğrenci var 7 yaşında. Her gün nasıl olduğumu sorar ve mutlaka günde iki kez koşup bana sarılır. Çok kibar çocuk ve dünnnnnyaaaa tatlısı. Bir gün bana sarıldığı sırada ona ' Sarılmak hastalıklara bile iyi gelebiliyormuş, yani aslında tedavi oluyoruz' dedim. Sarılma sayısını arttırdı. :)
4)Okurken gerçekten tiksindiğim bir bölümdü sınıf öğretmenliği ve yapamayacağımı düşünüyordum. Şimdi yapabildiğimi gördüm, öğretmenin de tadına vardım. Artık bırakamayacağımı düşünüyorum.
 Daha aklıma geldikçe ekleyeceğim maddeler de olacaktır. Mesleğimi seviyorum ve iyi yaptığımı düşünüyorum. Tabii bunun bir de eksiler kısmı var.
 Eve her zaman mutlu gelemeyebiliyorum, bazen gerçekten çok yoruluyorum ve zihnim çöküyor hatta kendini kapatıyor. Hazırlamam gereken planlar, ödevler, projeleri yetiştirmekte zorlanabiliyorum. Hep daha fazlasını yapma, daha iyisini yapma hırsımı dizginleyemediğim oluyor. Bu da beni strese sokuyor. Sosyal hayatım eskisine kıyasla yok denecek kadar az. Akşamları bazen tek isteğim yatakta öylece uzanmak oluyor çünkü sabah sekiz akşam beş arasında 6 saat kadar ayakta durmuş oluyorum. Bazen veliler insanı gerçekten sinirlendirebiliyor ve kaygılar basabiliyor aklımı. Bla bla bla
Yine de mutluyum. Sabah işe giderken şarkı söyleyerek gidiyorum hatta dans edesim geliyor. Okula girer girmez birkaç çocuk sarılıyor ve günüm daha da güzelleşiyor.
Öğretmenliğin hayatımda bu kadar koskocaman bir yeri var işte. AMA arzuları, damak tadı ve başka heyecanları da olan bir insanım. Mesela dans etmeyi seviyorum. Bed sesime rağmen yolda yürürken şarkı söylemekten zevk alıyorum. Sigarayı bırakamıyorum ve ayda birkaç kez alkol alıyorum. İnsanlarla tanışmayı, yeni şeyler denemeyi, etkinliklere katılmayı ve mistik dünyayla ilgilenmeyi(okumayı) seviyorum.
Kafasından alkol döken Ezgi'yi gördüğünüzde hemen iğrenç yargıları savuruyorsunuz hoyratça. Mini giydiğimde benim kutsal mesleğime bok gibi sıçrıyorsunuz. Fotoğraflarımdaki hadi seksilik diyelim :/ içinizdeki hayvanı şahlandırıp uzanamadığınız ciğere mundar dedirtiyor.  Evet sizden bahsediyorum küçük adamlar, kadınlar. Beni dinleyin küçük insanlar
Benim hayatıma, yaşadıklarıma, eğlenceme, mesleğime dil uzatamazsınız. Haklıydınız ben o biçim bir öğretmenim.Var mı ekleyeceğiniz? :)

2 Kasım 2018 Cuma

TBRH


             Merhaba. Şuraya birkaç mektup alıntısı bırakıyorum. Hangi parçası size uyarsa üzerinize giyersiniz. Dikkat aşağısı depresif ruh hali içerebilir.

13.01.2017
Sesim o kadar gürleşti ki; sözlerim mesajını kaybetti.

Günlük tutuyordum ama çok korktum Şiyar, okurlarsa diye. Yırttım, yaktım. Yanii kendimi bir günlüğe bile dökemedim.


15.02.2017
Benim unutmaya çalıştığım bir geceyi çarptın suratıma. Ve ertesi günü sanki beyaz çarşafların arasından çıkan bir beden gibiydi. Sigara bile yakılmamıştı üstelik.

Mutsuzum Şiyar, hiçbir sevdiğimi geleceğe götüremiyorum.

27.04.2017
İçimdekileri haykıramadığım insana diyeceklerimi sana diyeceğim. Belki bir nebze olsun rahatlarım.
--Bana zarar verdiğini biliyorum.
11 aydır seni kazanmaya çalışıyorum. Daha iyi ifade etmek gerekirse kazanan taraf olmaya çalışıyorum.
Benim çirkin, şişko, aptal olduğumu söylemen... Hem de binlerce defa. İşin iğrenç yanı hepsine inandım. Artık olmasam bile dediğin gibi hissediyorum ve bu da beni o kelimelerin tam karşılığı yapar.
Ben senin için en iyi seçenektim. Bana sahip olamayacaksın ve senin adına üzülüyorum.--

29.05.2018Psikolojimin iyiye gitmediğini biliyorum. Kendimi telkin edecek gücüm de kalmadı.

7.08.2018
Deneyimlemek her şeyi değiştirdi. Altı boş nasihatlerden nefret etmişimdir. Deneyim ise en iyi nasihattir insanın kendisine verebileceği.
Ölümle temizlenebilir hayatlar yaşıyoruz.
Şu halimden nasıl çıkacağımı bilmiyorum. İşleri daha ileri götürme potansiyelim var ve biliyorum ki o zaman kaybeden ben olmayacağım.


02.11.2018
And My Dear Friend Şiyar,
İ dont wanna be that person anymore. So you are right, things changed. Somethings and someone's gone , i changed.
You can be sure that; i don't regret from any all of that. I hope only one thing in my life doesn't change; changing.

LOVE
FESFUSCUM



MODERNİZE SÜPER EGO

              Tertemiz bir çocuğu, sahip olduğunuzu sandığınız bir modernize ahlaksızlığın içinde beslediğinizde ona iyilik etmiş olur musun...