Pythagoras(Pisagor), olimpiyatlar benzetmesi üzerinden insanları üçe ayırır. Bazı insanlar olimpiyatlara yalnızca toplanan kalabalığa bir şeyler satmak ve kazanç elde etmek için gelirler. Bazıları ise doğrudan yarışçılardır. Onların amacı şan ve ün kazanmaktır. Üçüncü grup ise seyircilerdir. Pisagor seyirci grubunu en üste yerleştirmiştir. Yarışçılar ikinci sırada gelir, kazanç peşinde koşanlar ise üçüncü sırada, en altta yer alırlar. Bunu biraz daha açalım. En alttaki grup maddi ihtiyaçlar peşinden koşan gruptur ki; insanların çoğu böyledir. Yarışçılardan oluşan ikinci grup ise ruhsal yönü kuvvetli, cesur insanlardan oluşur. Bu grup ise şan, ün, ve nam peşindedirler. En üstteki grup olan seyirciler ise azınlık olan gruptur. Bu gruptakiler akli akli yönü baskın olan küçük bir gruptur. Bunlar, izledikleri şeyin maddi ve manevi yapısını, dinamiklerini kavramış ve kendilerini izledikleri şeyin uyumuna bırakmışlardır. Aynı zamanda izledikleri şeyin geçiciliğinin farkında ve geçici olana bulaşmama, yalnızca seyretmenin bilincindedirler. Olma durumunda olan, henüz tamamlanmamış olan biz insanlar bu yarışın neresindeyiz? Biraz uzgörüşümüzü kullanıp değerlendirmek gerekirse, kendini gerçekleştirmeye çalışan her insan bu üç kategoride de kendisini görür. Gerek sistemimiz gerek kültürümüz gerekse de benliğimiz bizi bu üç kategoriye de yerleştiriyor. Hayatı idame ettirme adına maddi kazanç peşinde koşuyor, kimi zaman korkusuzca, desteğini bilmediğimiz(!) sihirli bir çubukla cesaretimizi ortaya koyup yarışıyor ve bir ün(fenomen) olamaya çalışıyor, kimi zaman da bu iki perspektiften çıkıp, olma durumuna geçip, bilinç ve bilgi edinip kısa süreliğine de olsa kendimizden büyük olduğumuzun farkına varıp seyrediyoruz. Bu seyir süresini uzatmadıkça, kimi zaman mecburen yarışmaya kimi zaman ise bir şeyler satmaya çalışacağız. Ve sattıklarımız sadece maddi şeyler olmayacak.
Faik Şiyar ÇİFTÇİ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
MODERNİZE SÜPER EGO
Tertemiz bir çocuğu, sahip olduğunuzu sandığınız bir modernize ahlaksızlığın içinde beslediğinizde ona iyilik etmiş olur musun...
-
Ouroboros Latince'deki oruburos kelimesinden gelir ve kuyruğunu yiyen anlamı taşır. Peki bu bilgi bizi doyurdu mu? Ha...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder