20 Ekim 2018 Cumartesi

OLMA DURUMUNDA İNSAN

                     Pythagoras(Pisagor), olimpiyatlar benzetmesi üzerinden insanları üçe ayırır. Bazı insanlar olimpiyatlara yalnızca toplanan kalabalığa bir şeyler satmak ve kazanç elde etmek için gelirler. Bazıları ise doğrudan yarışçılardır. Onların amacı şan ve ün kazanmaktır. Üçüncü grup ise seyircilerdir. Pisagor seyirci grubunu en üste yerleştirmiştir. Yarışçılar ikinci sırada gelir, kazanç peşinde koşanlar ise üçüncü sırada, en altta yer alırlar. Bunu biraz daha açalım. En alttaki grup maddi ihtiyaçlar peşinden koşan gruptur ki; insanların çoğu böyledir. Yarışçılardan oluşan ikinci grup ise ruhsal yönü kuvvetli, cesur insanlardan oluşur. Bu grup ise şan, ün, ve nam peşindedirler. En üstteki grup olan seyirciler ise azınlık olan gruptur. Bu gruptakiler akli akli yönü baskın olan küçük bir gruptur. Bunlar, izledikleri şeyin maddi ve manevi yapısını, dinamiklerini kavramış ve kendilerini izledikleri şeyin uyumuna bırakmışlardır. Aynı zamanda izledikleri şeyin geçiciliğinin farkında ve geçici olana bulaşmama, yalnızca seyretmenin bilincindedirler. Olma durumunda olan, henüz tamamlanmamış olan biz insanlar bu yarışın neresindeyiz? Biraz uzgörüşümüzü kullanıp değerlendirmek gerekirse, kendini gerçekleştirmeye çalışan her insan bu üç kategoride de kendisini görür. Gerek sistemimiz gerek kültürümüz gerekse de benliğimiz bizi bu üç kategoriye de yerleştiriyor. Hayatı idame ettirme adına maddi kazanç peşinde koşuyor, kimi zaman korkusuzca, desteğini bilmediğimiz(!) sihirli bir çubukla cesaretimizi ortaya koyup yarışıyor ve bir ün(fenomen) olamaya çalışıyor, kimi zaman da bu iki perspektiften çıkıp, olma durumuna geçip, bilinç ve bilgi edinip kısa süreliğine de olsa kendimizden büyük olduğumuzun farkına varıp seyrediyoruz. Bu seyir süresini uzatmadıkça, kimi zaman mecburen yarışmaya kimi zaman ise bir şeyler satmaya çalışacağız. Ve sattıklarımız sadece maddi şeyler olmayacak.


Faik Şiyar ÇİFTÇİ

18 Ekim 2018 Perşembe

SOLAR PLEXUS

 

                         Hoolaaaa. Bugün sizine dövmemi yaptırma nedenimden, anlamından ve bendeki yerinden bahsedeceğim.
  Hemen bu çakranın enerjisine değineyim sonra temayı vereceğim. :)
Biliyorsunuz ki varlıklar enerjiden oluşur. Ben bazı enerjilerin daha özel olduğuna ve hayatımızı etkilediğine inanmaya başladım. Bu enerjiler bizim bilincimizi, bilinçaltımızı ve ruhani bütünlüğümüzü  etkileyip değiştiriyor. Enerjilerin girip çıktığı noktalara ise çakra denilmektedir. Benim dövmesini yaptırdığım çakra ise diğer çakraların da kapısı olarak kabul edilmektedir.
Solar Plexus bizim 3. çakramızdır, enerjinin depolandığı yerdir ve egomuzla ilintilidir. (Burdaki ego şu sıkça kullanılan 'ayyyy ne kadan egolu birisi' deyişindeki ego değil. Benlik yani kişilik özelliklerinin biliçaltıyla harmanlanması sonucu kişinin davranışlarıdır diyebilirim ya da ego; sensin. Seni oluşturan her şeydir. Neyse... ) Bir takım sebeplerden dolayı bu çakra tıkanabilir. Tıkanma sonrası her şey tepetaklak gidebilir. Solar Plexus tıkanması fiziksel, zihinsel ve ruhen insanı yıpratır. Kişi, benliğinden uzaklaşıp kendine özsaygısını yitirebilir. Diğer çakraların da kapısı olduğunu düşünürsek, çakranın tıkalı olmasının vereceği zarar, diğer çakraların tıkanmasının katbekat üstündedir.
Ayrıca sosyal ilişkilerimizle çok ilgilidir. Ne zaman biriyle bir ilişki kursak ( hemen hetero-homo ilişkilere bağlamayın) burda eterik bağlar oluşur.
Eterik bağ; çakramızdan çıkan ve ilişki kurduğumuz insanlarla aramızdaki enerji hattıdır. Görünmeyen renkli iplere benzetebiliriz. Gözünüzde bir sürü kordon canlansın, bir sürü diyorum çünkü kurduğunuz herhangi bir ilişki , çakranızla karşıdaki insan arasında anne-bebek beslenme hattını oluşturuyor. Yani siz ilişkinizi devam ettirdiğiniz sürece karşınızdakinden besleniyorsunuz. Bu kötü bir enerji olabilir iyi bir enerji de. Ya atalarımız bunu efso özetlemiş ' Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.' . Yani sizin ne sebeple olursa olsun kurduğunuz bu bağ karşınızdaki insandan size doğru enerji akışına neden olur. Aldığınız enerji de sizin enerjinizi olumlu ya da olumsuz etkiler.
Örneğin sürekli mutsuz olan, hayatından yakınan, insanlar hakkında kötü düşüncelere sahip olan ve bunu dile getiren insanlarla beraber olursanız, ister istemez siz de o insanlar gibi olursunuz.
Hayatıma giren arkadaş-sevgili-dostlardan yakınıp duruyordum. Allahım hep beni böyleleri buluyor diyordum. Doğru. Beni bulmalarının sebebi artık enerjimin belirli bir frekansta olması. Çünkü hayatıma negatif enerjili bir sürü zıpçık aldım.
 Çakra çalıştığında ne oluyor biliyor musunuz? Mutlu. Mutlu oluyorsunuz. Çok basit ve harikulade değil mi?

Yedi çakradan üçüncü çakrayı doğum günü hediyesi olarak bedenime kazıttım.Dövme olarak yaptırdım çünkü artık kendimi gerçekleştirme vaktim gelmişti. Beş altı yıl önce kişisel gelişim kitaplarında okuduklarım geçenlerde dövme arayışına girdiğimde bana gelenlerle bütünleşti. Solar plexus simgesi yani my precious (kıymetlimisssss artık bedenimde. Şimdi bu çakranın dövmesini yaptırdım diye hemencecik açılacağına inanmıyorum tabiiki de. Meditasyonumu yapacağım, kötülükten uzak duracağım ve bedenimi enerji toksinlerinden arındıracağım. Ben sadece girdiğim bu arayışta tarihi işaretlemek adına solar plexus dövmesini yaptırdım. Hayatı zaten film tadında yaşamaya bayıldığım için gözüme çok romantik göründü ve varlığı beni düşündükçe mutlu ediyor.
26. Yaşımın bittiği ve 27'nin başladığı 13 Ekim 2018 hayatımın değişmeye başladığı gün kutlu olsun.

MUTLU YILLAAAR MUTLU YILLAAAR MUTLU YILLAAAAAR BANAAAAA :)

DİİİPNOT: Dövmenin bi yerinde miniminnacık yamukluk fark ediliyor dikkatlice bakıldığında. Ama bu onu daha da güzel yapıyor çünkü Cihan ( dövme sanatçısı) dövmeyi vücuduma işlerken biz kahkaha atıyorduk. Muhtemelen vücudum titrediği içindir, yani hiçbir acı bu kadar komik ve güzel olmamıştı. Teşekkürler Cihan ellerine sağlık. :) :)

             Fesfuscum
         

MODERNİZE SÜPER EGO

              Tertemiz bir çocuğu, sahip olduğunuzu sandığınız bir modernize ahlaksızlığın içinde beslediğinizde ona iyilik etmiş olur musun...